Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.
Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü,
Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş.
Öyle sanırdım ayriyem dost gayrıdır ben gayriyem,
Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş.
Savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,
İnsân‐ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş
Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş.
Mürşid gerektir bildire Hakk’ı sana Hakk’al‐yakîn,
Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş.
Her mürşide dil verme kim yolun sarpa uğratır,
Mürşidi Kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş
Anla hemen bir söz durur yokuş değildir düz durur,
Âlem kamû bir yüz dürür gören anı hayrân imiş.
İşit Niyâzî’nin sözün bir nesne örtmez Hakk yüzün,
Hakk’dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş
26 Aralık 2013
Genel Yorum bırakın
21 Aralık 2013
Genel Yorum bırakın
Bugünlerde nasılsın diye soruyorlar,
İstanbul gibiyim diyorum.
Batıdan bakınca Cezayir Sokak gibi biraz anoson kokulu, biraz keşmekeş.
Doğudan bakınca Sultan Ahmet gibi minberi ibadet kokulu, yüreği mabet yüklü.
Yukarıdan bakınca Gezi Parkı gibi darma dağın, paramparça.
Karşıdan bakınca Kız Kulesi gibi görkemli ihtişamli ve bir o kadar da yapayalnız.
15 Aralık 2013
Genel Yorum bırakın
-
İstanbul gibiyim bugün.
Üsküdar’da yitirdiğim umudumu,
Haliçin altın renginde buluyorum.
Çamlıca’da seyr-i hayat ederken,
Beyoğlunda bir kemankeşi dinliyorum.
Adaların boş hüznü ile efsunlanırken,
Ayasofya’da secdeye kapanıyorum.
İstanbul’u yaşıyorum ben bu gece.
ia
28 Eylül 2012
Genel ihsan oktay anar Yorum bırakın
-
İhsan Oktay Anar’ın kitabında geçen hürriyet tanımlaması…
…Britanya’da 7 asır önce dokunmaya başlanan kumaştan biçilip her seçimde üzerine yeni yamalar vurulan hürriyet denilen elbise, aklen ve ahlaken yetişkin insanın ölçülerini mezurayla bir kez aldıktan sonra makas yerine giyotin kullanan, ve en kötüsü, müşterilerinin bedenen ve aklen bir çocuk olduğundan habersiz Fransız terzilerine sipariş edildiğinden midir, ona fazla büyük geliyor olmalıydı.
05 Eylül 2012
Genel Yorum bırakın
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
Ona sorarsanız: ‘Lafı bile edilmez, mikroskopik bir zaman…’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün…’
Bir kurşun kalemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsanız: ‘Bütün bi hayat…’
Bana sorarsanız: ‘Adam sen de bir hafta…’
Nazım Hikmet
27 Ağustos 2012
Genel Yorum bırakın
-
Değil mi yaaa… Çok hızlı yaşarsın, yavaş git derler. Yavaş yaşarsın, ölü gibisin derler. Orta halli yaşarsın, monotonsun derler. Gülersin, ne gülüyo bu deli gibi derler. … Ağlarsın, bunalım derler. Susar dinlersin,dilini mi yuttun derler. Konuşursun, sus bi artık derler. Çalışırsın, amele derler. Yatarsın, beleşçi derler. Kısacası derler de derler… İnsanı candan ederler sonra anlarsınki gelmiyor artık geriye geçen günler.
22 Ağustos 2012
Genel Yorum bırakın
”İnsanî akım ve insani gidiş daima canlıdır. Bugünkü insan, belki geçmişteki insandan daha çok dine ve dinin insani gidişine muhtaçtır.
Niçin muhtaçtır?
Çünkü, geçmişteki insanı gelenek ve geçmişe saygı, milliyet, toprak ve kan övünmeleri tatmin ediyordu. Maddi hayat için gösterdiği telaş onu meşgul ediyordu. Yeniçağın insanını, ilmî ve teknik keşifler bile ikna ediyordu. Ama bugün artık bunların hiçbiri bir şeye yaramıyor. Bütün bunlara sahip olmasına rağmen insan yine isyan ediyor, ölüm ve cinnet derecesine ulaşan bir isyan. Medeniyetin yıkılması ve bugünkü insan toplumunun yok olması korkusuna doğru giden bir isyan. Bu, geçmişin aksinedir. Geçmişte insanın cehaleti, zaafı, korkusu ve maddi ihtiyaçları din ile karışmıştı, her şeyi dinden almak istiyordu. Şimdi, ilim çoğu ihtiyaçları kaldırıyor, ama kaldırmadığı şey, yüce dindir. İnsana ve hayata anlam bağışlayacak bir din. Bugünkü insan, her zamandan daha fazla bu dine muhtaçtır…”
ALİ ŞERİATİ
12 Ağustos 2012
Genel Yorum bırakın
-
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu
Edip Cansever
11 Ağustos 2012
Genel Yorum bırakın
-
Bugün Pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa
gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
Sonra saygı ile toprağa oturdum.
Dayadım sırtımı beyaz duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben…
Bahtiyarım.
Nazım Hikmet
07 Ağustos 2012
Genel ilkay aktaş Yorum bırakın
-
Son damlasını düşürmüş buğulu bulutun, biten güne kattığı koyu mavi kasvet gibi…Lacivert’ten siyah’a dönüyor ruhlar.
Nemli caddeler yeni yanmakta olan ışıkların yalımlarını yansıtıyor insanın ruhuna.
İz bırakıyor.
Bir hatıra bırakıyor hatırlandığında kalbi titreten.
Yandığı ateşin yalımlarını yazıya dökerek içimizi bir kez daha yakmak istiyor.
ia